Şirk üç türlüdür.
l - Büyük Şirk
2 - Küçük Şirk
3 - Gizli Şirk
1 - Büyük Şirk:
a) Dua Yapmada Şirk: "(Dua yalnız Allah'a yapılır. Başkasına yapıldığı zaman şirktir. Ölüden yardım istemek gibi.)
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:"Gemiye bindikleri zaman dini yalnız Allah'a has kılarak O'na yalvarırlar. Ama Allah onları karaya çıkararak kurtarınca O'na hemen eş koşarlar."
(Ankebut: 65)
b) Niyet ve İstemede Şirk: (Yani; bir iş yaparken Allah rızasından başka bir şey için yapmaktır.) Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Dünya hayatını ve güzelliklerini isteyenler orada işlediklerinin karşılığını eksikliğe uğratılmadan veririz. İşte ahirette onlara ateşten başka bir şey yoktur. İşledikleri şeyler orada boşa gitmiştir, zaten
yapmakta oldukları da batıldır." (Hud: 15-16)
c) İtaatte Şirk: (Allah'ın itaat etmeyi yasakladığı bir konuda birisine itaat etmek veya kendisine itaat edilmeyi yasakladığı birisine itaat etmek demektir.)
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Onlar Allah'ı bırakıp hahamlarını, papazlarını,(din adamlarını) ve Meryem oğlu Mesih'i rab edindiler. Oysa tek olan Allah'tan başkasına ibadet etmemekle emrolunmuşlardı. Ondan başka ibadete layık ilah yoktur. Allah koştukları eşlerden münezzehtir." (Tevbe: 31)
Bir gün Rasulullah (s.a. s) bu ayeti kerimeyi okuduğu sırada içeriye daha evvel hristiyan iken İslam'la şereflenen Adiyy İbn Hatem (r.a) girdi ve bu ayeti kerimeyi duyunca Rasulullah (s.a.s)'e:"Onlara ibadet etmiyorlar ki" dedi.
Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s):"Onlar Allah'ın helal kıldığı bir şeyi haram, haram kıldığı bir şeyi helal kıldıkları zaman onlara itaat etmiyorlar mı?" diye sorunca Adiyy b. Hatem:
"Evet" diye cevap verdi. Rasulullah (s.a.s) de:"İşte böylece onlara ibadet ediyorlar" buyurdu.(Tirmizi-Ahmed b. Hanbel)
d) Sevgide Şirk: (Yani; bir mahluku veya herhangi birşeyi Allah kadar veya Allah'tan daha çok sevmektir.)
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:"İnsanlar arasında Allah'ı bırakıp O'na koştukları eşleri Allah gibi sevenler vardır. Halbuki iman edenlerin Allah'ı sevmesi her şeyden fazladır."(Bakara: 165)
2-Küçük Şirk:
Riya (gösteriş)'dir. Allah (c.c) şöyle buyuruyor:"Rabbine kavuşmayı uman kimse yararlı iş işlesin ve Rabbine ibadette ortak koşmasın."(Kehf: 110)
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
"Sizin için en çok korktuğum şey küçük şirktir." Bunun üzerine sahabeler şöyle sordu:
"Küçük şirk nedir? Ya Resulallah!" Rasulullah (s.a.s) de şöyle cevap verdi:
"Riyadır. Cenabı Hak insanları amellerine karşılık cezalandıracağı zaman riyakarlara: "Dünyada gösteriş yaptığınız kimselerin yanına gidin. Onların yanında bir mükafat bulabilecek misiniz?" diyecektir." (Ahmed b. Hanbel)
3) Gizli Şirk:
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:"Bu ümmetin şirki karanlık bir gecede dümdüz bir kayanın üzerinde yürüyen siyah bir karıncanın ayak sesinden daha gizlidir." (Hakim)
Büyük şirk insanı İslam dininden çıkarır, kafir yapar. Küçük şirk ise İslam dininden çıkartmayıp büyük günahlardan daha günahtır.
Gizli şirkin kefareti ise Rasulullah (s.a.s)'in devamlı olarak söylediği şu duayı tekrarlamaktır:"Allah'ım! Bildiğim şeylerde şirk koşmaktan sana sığınırım. Bilmediğim şirkten de senin affını dilerim." (Ahmed).
KÜFÜR
Küfür iki türlüdür.
1 - Büyük Küfür: Bu insanı İslam dininden çıkarır.
2 - Küçük Küfür: Bu insanı İslam dininden çıkartmaz. Fakat büyük günahtır.
Büyük küfrün türleri:
Birincisi: Küfrü Tekzib (Yalanlama küfrü).
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:"Allah'a karşı yalan uydurandan veya hak kendisine gelmişken onu yalanlayandan daha zalim kim dir? Cehennemde kafirler için bir durak yok mudur sanırlar." (Ankebut: 68)
İkincisi: Doğru olduğunu tasdik ettiği halde kibirlenip yüz çevirmek.Allah (c.c) şöyle buyuruyor: "Meleklere Adem'e secde edin demiştik. İblis müstesna hepsi secde ettiler. O ise kaçındı, büyüklük tasladı ve kafirlerden oldu." (Bakara:34)
Üçüncüsü: Şüphe Küfrü (Bir şeye iman ettiği halde onun doğruluğunda şüpheye düşmek). Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Kendisine böylece yazık ederek bahçesine girerken: "Bu bahçenin batacağını hiç zannetmem. Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Eğer Rabbime döndürülürsem andolsun ki orada bundan daha iyisini bulurum" dedi. Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona: "Seni topraktan, sonra nutfeden yaratanı, sonunda da seni insan kılığına koyanı mı inkar ediyorsun? İşte O, benim Rabbim olan Allah'tır. Rabbime kimseyi ortak koşmam" dedi." (Kehf: 35-38)
Dördüncüsü: Yüz Çevirme Küfrü (Yani iman ettiği halde Allah'ın hükümlerinden bile bile yüz çevirmek, onları tatbik etmemektir.)
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Kafirler uyarıldıkları şeylerden yüz çevirmektedirler." (Ahkaf: 3)
Beşincisi: Nifak Küfrü (Yani bir şeye inanmadığı halde diliyle inandığını söylemek.) Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Onlar yeminlerini kalkan edinerek Allah'ın yolundan alıkorlar. İşledikleri işler gerçekten ne kötüdür. Bu, önce inanıp sonra küfretmiş olmalarındandır. Bu yüzden kalpleri mühürlenmiştir. Artık anlamazlar." (Münafıkun: 2-3)
İnsanı dinden çıkarmayan küçük küfür ise; küfranı nimettir. Yani Allah'ın verdiği nimete şükretmemektir. Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Allah size güven ve huzur içinde olan bir kasabayı misal verir. Her taraftan oraya bolca rızık geliyordu. Ama Allah'ın nimetlerine küfrettiler (nankörlük ettiler). Bu yüzden Allah onlara yaptıklarına karşılık açlık ve korku belasını tattırdı."(Nahl: 112)
BİD'AT
Şer'i anlamı: İslam şeriatında aslı olmayan bir şeyi icad etmek demektir.Lügat manası ise; dinde aslı olan bir şeyi icad etmek demektir.
Her kim İslam'da aslı olmayan yeni bir şey ortaya atıp bunun İslam'dan olduğunu iddia ederse yaptığı şey sapıklıktır. İslam dini bu gibi sapıklıklardan uzaktır. Bu yeni şey ister itikatta, ister amelde, ister zahiri ve batini sözlerde olsun fark etmez.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:"Her bid'at sapıklıktır." (Buharı, Müslim)
"Her kim bizim emrimize uymayan bir iş yaparsa onun ameli geçersizdir."(Buhari, Müslim)
Bu hadisi şeriflerden anlıyoruz ki bütün şer'i anlamdaki bid'atler sapıklıktır.
Rivayete göre Ömer b. Hattab müslümanlara Ramazanda bir tek imam arkasında teravih namazı kılmalarını söylemiş ve evden çıkıp camide onları tek imam arkasında namaz kılarken gördüğü zaman şöyle demiştir:
"Eğer bu bid'at ise güzel bir bid'attır."
Burada Ömer b. Hattab (r.a) bid'atin şer'i anlamını değil lügat anlamını kastetmiştir. Çünkü Rasulullah (s.a.s) teravih namazını bir iki gece bazı sahabelerle beraber mescidde kıldı. Sonra Rasulullah (s.a.s) teravih namazının farz kılınmasından ve ümmetine zorluk vermekten korktuğu için cemaatle teravih namazı kılmayı terk etti. Rasulullah (s.a.s) vefat edince teravih namazının farz olma ihtimali ortadan kalkmış olur.
Ömer b. Hattab (r.a) müslümanların bir kısmının cemaatle bir kısmının ise kendi kendilerine namaz kıldıklarını görünce onları bir tek imam arkasında topladı. Ömer (r.a)'nun teklifinin İslam'da aslı varolduğu için sahabeler bunu topluca kabul ettiler.
BİD'ATİN TÜRLERİ
Bid'at: Dini bid'at ve dünyevi bid'at olmak üzere iki kısımdır.Dini Bid'atler: Bunlar dört tanedir.
1) İslam Dininden Çıkartan Bid'at:
İbadet çeşitlerinden birisinin Allah'tan başkasına yapılması gibi.İbadet türlerinden bazıları; dua etmek, yardım istemek, yardımına çağırmak, adak adamak, kurban kesmek gibi...
Kim nebilerden, velilerden veya herhangi bir ölüden yardım ister veya sıkıntılı bir anında onları yardımına çağırırsa, Allah'tan başkasına adak adar veya kurban keserse dinde aslı olmayan bir şeyi yapmış olur. Allah'a karşı büyük şirk işlemiş olur ve kafir olur.
2) Haram Olan Bid'at:
Mezarlar üzerinde bina yapmak, bunların üzerine örtü koymak, süslemek, ışıklandırmak, el sürmek, mezarları mescid edinmek, ölü birisinin yüzü suyu hürmetine Allah'tan bir şey istemek ve buna benzer şeylerin hepsi haram olan bid'atlerdendir.
Cündüp b. Abdullah (r.a) şöyle rivayet etti: Rasulullah (s.a.s)'in şöyle dediğini duydum:"Sizden öncekiler nebilerinin mezarlarını Mescid ediniyorlardı. Mezarları mescid edinmeyin. Bunu size yasaklıyorum." (Müslim)
Ebu Heyyar şöyle dedi: Ali (r.a) bana şu emri verdi:
"Rasulullah (s.a.s)'in beni gönderdiği işe ben de seni göndereyim mi? Gördüğün her heykeli yok et ve yükseltilmiş her kabri dümdüz yap." (Müslim)
Cabir İbn-i Abdullah (r.a) şöyle dedi:"Rasulullah (s.a.s) kabrin kireçle yapılmasını, kabir üzerine oturulmasını ve kabir üzerinde bina kurulmasını nehyetti."(Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Ahmed)
3)Tahrimen Mekruh (harama yakın olan) Bid'at:
Ezanda "Hayya ala hayru'l amel" veya "Eşhedü enne Ali veliyyullah" demek veya ezandan sonra yüksek sesle salavat okumak veya dua etmek bid'attir. (Ezandan sonra alçak sesle yapılan salavat ve dua sünnettir.)
Şaban ayının on beşinci gecesi toplanıp bu geceyi kutlamak (Berat kandili), Rasulullah (s.a.s)'in doğum gününü kutlamak bid'attir.
Rasulullah (s.a.s)'i sevmek ve ona değer verip üstün tutmak, onun doğum gününde toplanıp zikretmek veya mevlüd okumakla olmaz. Eğer bu amelde hayır olsaydı Rasulullah (s.a.s)'i bizden daha çok seven ve ona bizden daha çok bağlı olan ashab-ı kiram bu günü kutlardı.
Rasulullah (s.a.s)'i sevmek ve ona değer vermek ancak ona itaat edip emrettiği şeyleri yapmak ve yasakladığı şeylerden kaçınmakla olur.
Meşhur olan, Şaban ayının on beşinci gecesinde kılınan binlik namazı bid'attir. Bu ismi almasının sebebi; bin defa ihlas suresinin okunmasıdır. Bu namaz yüz rek'attır. Her rek'atta fatihadan sonra on kere ihlas suresi okunmaktadır.
Recep ayının ilk cuma gecesinde (Regaib kandili) kılınan namaz bid'attir. Cumhuru ulema Regaib gecesi ve bu gece kılınan namaz hakkında rivayet edilen hadislerin sahih olmayıp batıl olduğuna şahitlik etmişlerdir.
İmam Nevevi (r.a) Regaib namazı hakkında şöyle diyor: "Bu namaz kötü bir bid'attir. Sapıklıktır. Çirkin ve batıldır. "Kut'il Kulub" ve "İhya" kitaplarında zikredilmesine aldanma."
Bunun gibi Receb ayının yirmi yedinci gecesini (Miraç kandili) kutlamak bid'attir. Çünkü İsra ve Mirac'ın Receb ayının hangi gecesinde olduğu veya sahabelerin bu geceyi kutladığına dair sahih bir rivayet yoktur.
Ibn-i Abbas (r.a)'ya isnad edilen Miraç kıssasında zikredilen şeylerin çoğu batıl ve sapık şeylerdir. Abbas (r.a) bu gibi rivayetlerden beridir.
4) Tenzihen Mekruh Olan Bid'at:
Her namazdan sonra musafaha yapmak, Ramazanda perşembe günü gibi belli günlerde fakirlere yemek vermek, (fakirlere yemek vermek sevap bir amel olup bunun için belli bir gün tayin edilmesi bid'attir.) Farzı kıldıktan sonra teşbih yapmadan sünneti kılmak bid'attir. (Çünkü sahih bir rivayete göre Rasulullah (s.a.s) ara vermeden iki namazın arasının birleştirilmesini nehyetti.) Ayrıca böyle yapan kişi Rasulullah (s.a.s)'in bizler-'den namazdan sonra okumamızı istediği zikirleri terk etmiş ve bunların sevabından mahrum olmuş olur.
Dünyevi Bid'atler:
İslam şeriatı belli temeller ve kaideler üzerinde inşa edilmiştir. Yiyecek ve içeceklerden haramlığı hakkında sahih delil mevcut olmayan şeyler helaldir. Kuşlar ve hayvanlardan yenilmesinin haram olduğuna dair sahih delil bulunmayanların yenilmesi helaldir. Bu İslami bir kaidedir. Diğer bir İslami kaide de fayda veren şeyler mubah, zarar veren şeyler haramdır. Bir diğer İslami kaide ise; Allah ve Rasulünün haram kıldığı haram, helal kıldığı helaldir.
Hakkında haram veya helal olduğuna dair hüküm bulunmayan şeyler Allah'ın affettiği şeylerdir. Dünyevi şeylerde şer'i bid'at yoktur. Birşey ya haramdır veya helaldir. Mesela; elbiselerden ipek, takılardan altın gibi haramlığı hakkında sahih delil mevcut olan şeylerin dışındakiler mubahtır. (Altın ve ipek sadece erkeklere haramdır.) Kadının giydiği elbisenin erkeğe, erkeğin giydiği elbisenin kadına benzemesi haramdır. Aynı şekilde giyilen kıyafetin kafirlerin kıyafetine benzemesi veya giyimde modayı takip etmek küfür olan bid'attir.
Tarım ve sanayi gibi dünyevi işlerde ilerlemek lügat bakımından bid'at olsa bile müslümanların faydasına olduğu için helal ve sevaptır.